Merhaba Bolu, Merhaba Kar
İnsanın yaşı
ilerledikçe doğayı daha çok sevmesi gibi bir şey var mı acaba. Çünkü
üniversiteyi bitirip iş hayatına başlamadan önce İstanbul dışında bir yerde
yaşanılmasına inanmazdım. Benim dünyam burada İstanbul’daydı, İstanbul
aşığıydım ben. Trafiğini, kalabalığını, gürültüsünü dahi deli gibi severdim.
Tüm bunlar hiç yormazdı, bıktırmazdı beni. Seve seve onca yolu çekip okuluma
gider, bayıla bayıla tıklım tıkış İstiklal’inde dolaşırdım.
Sonra iş güç, ekmek parası derken, İstanbul bir aşk şehrinden çıkıp ömür
törpüsü oluverdi. Kafam gürültüyü kaldırmaz oldu, trafik ciddi bir zaman kaybı,
iş gereksiz stres yuvası oldu. Artık İstanbul’dan çıkmak demek nefes almak
demek benim için. Bu yüzden her fırsatta uzaklaşıyorum İstanbul’dan.
Doğaya yakın olmak inanılmaz bir mutluluk veriyor insana. Sanki ağaçlar,
dağlar,kar, göl sizi evinde misafir ediyor. Yamacında, göl kenarında, bir
ağacın altında ağırlıyor. Dalları tepenizden mutluluk iksiri serpiştiriyor,
rüzgarı ruhunuzu arındırıp size bir parça huzur ikram ediyor. Tıpkı bir anne
gibi doğa sizi karşılıksız seviyor.
Gölcük Tabiat Parkı
Turumuza gelecek
olursak, aracımız 07:30' da İstanbul'dan hareket ederek yola koyuldu.
Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuğun ardından Gölcük'e ulaştık. Aslında
İstanbul'dan çıkar çıkmaz temiz havanın sinyalini aldık diyebilirim. Pazar günü
ve erken bir saat olması dolayısıyla o alışılan trafik yok. Ama bu kadar
sessizken bile çok huzurlu sayılmaz. Annesinden yeni fırça yemiş çocuk
sessizliği var gibi. Hem suçluluk, hem pişmanlık hem de kızgınlık hissini taşıyor gibi. Bu gürültüden
uzaklaşacak olmak bile beni heyecanlandırmaya yeterken, camdan giderek
seyrekleşen, daha az katlı evleri izlemek mutluluğa gidilen yol oluyor
benim için.
Yine de beklediğimizden uzun süren bir yolculuk oluyor. Öğlene doğru Gölcük Tabiat
Parkı’na varıyoruz. Araçtan iner inmez soğuk yüzümüze çarpıyor, üstelik bu
soğuk zamanla alışılan türden de değil. Bu yüzden eğer buralara
gidecekseniz soğuğa hazırlıklı olun, kıyafet, ayakkabı seçiminizi ona göre
yapın. Gölcük
Tabiat Parkı’ nda gölün etrafında bir tur attık. Göl buz tutmuş ama üzerinde
yürünebilecek kadar kalınlıkta mı bilemiyorum. Pazar kahvaltısı için uygun bir
kaç yeri var. Güne burada kahvaltı yaparak başlayıp gölün etrafını
dolaşabilirsiniz. Kahvaltı için geç kaldıysanız da aralıklarla mangal yapabileceğiniz
küçük kulübe tarzında yerler de var. Gölcük Tabiat Parkı için diyebileceklerim, tüm gününüzü ayıracak bir yerden ziyade geçerken uğramalık, en fazla yarım günlük bir etkinlik için ideal bir yer olacaktır.
Çok uzun sürmeyen bir
turun ardından daha yükseğe çıkmak için aracımıza geri dönüyoruz ve Aladağ 'a
doğru yola çıkıyoruz. Aladağ yolu ara ara buzlanmış o yüzden dikkatli
gitmek gerekiyor. Göletin olduğu yere kadar gittik. Etrafı tel
örgülerle kapatılmış. Bu durum çok temkinli bir yer olmadığı izlenimi verse de
gölete doğru gittik. Çoğumuz başlangıçta buz üstünde yürümeye çok sıcak bakmasa
da kısa sürede bir tehlike arz etmediğini görüp ilerledik. Hem korku, hem heyecan hem de mutluluğu bir arada hissederek buzun üstünde çok fazla ilerlemeden yürüyüp bu güzelliğin fotoğrafını çekmeye çalıştık.
Aladağ
Aladağ Göleti
0 yorum:
Yorum Gönder