15 Şubat 2015 Pazar

Merhaba Bolu, Merhaba Kar


      İnsanın yaşı ilerledikçe doğayı daha çok sevmesi gibi bir şey var mı acaba. Çünkü üniversiteyi bitirip iş hayatına başlamadan önce İstanbul dışında bir yerde yaşanılmasına inanmazdım. Benim dünyam burada İstanbul’daydı, İstanbul aşığıydım ben. Trafiğini, kalabalığını, gürültüsünü dahi deli gibi severdim. Tüm bunlar hiç yormazdı, bıktırmazdı beni. Seve seve onca yolu çekip okuluma gider, bayıla bayıla tıklım tıkış İstiklal’inde dolaşırdım.

      Sonra iş güç, ekmek parası derken, İstanbul bir aşk şehrinden çıkıp ömür törpüsü oluverdi. Kafam gürültüyü kaldırmaz oldu, trafik ciddi bir zaman kaybı, iş gereksiz stres yuvası oldu. Artık İstanbul’dan çıkmak demek nefes almak demek benim için. Bu yüzden her fırsatta uzaklaşıyorum İstanbul’dan.

      Doğaya yakın olmak inanılmaz bir mutluluk veriyor insana. Sanki ağaçlar, dağlar,kar, göl sizi evinde misafir ediyor. Yamacında, göl kenarında, bir ağacın altında ağırlıyor. Dalları tepenizden mutluluk iksiri serpiştiriyor, rüzgarı ruhunuzu arındırıp size bir parça huzur ikram ediyor. Tıpkı bir anne gibi doğa sizi karşılıksız seviyor.


          Gölcük Tabiat Parkı















 
      Turumuza gelecek olursak, aracımız  07:30' da İstanbul'dan hareket ederek yola koyuldu. Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuğun ardından Gölcük'e ulaştık. Aslında İstanbul'dan çıkar çıkmaz temiz havanın sinyalini aldık diyebilirim. Pazar günü ve erken bir saat olması dolayısıyla o alışılan trafik yok. Ama bu kadar sessizken bile çok huzurlu sayılmaz. Annesinden yeni fırça yemiş çocuk sessizliği var gibi. Hem suçluluk, hem pişmanlık hem de kızgınlık hissini taşıyor gibi. Bu gürültüden uzaklaşacak olmak bile beni heyecanlandırmaya yeterken, camdan giderek seyrekleşen, daha az katlı evleri izlemek mutluluğa gidilen yol oluyor benim için.

      Yine de beklediğimizden uzun süren bir yolculuk oluyor. Öğlene doğru Gölcük Tabiat Parkı’na varıyoruz. Araçtan iner inmez soğuk yüzümüze çarpıyor, üstelik bu soğuk  zamanla alışılan türden de değil. Bu yüzden eğer buralara gidecekseniz soğuğa hazırlıklı olun, kıyafet, ayakkabı seçiminizi ona göre yapın. Gölcük Tabiat Parkı’ nda gölün etrafında bir tur attık. Göl buz tutmuş ama üzerinde yürünebilecek kadar kalınlıkta mı bilemiyorum. Pazar kahvaltısı için uygun bir kaç yeri var. Güne burada kahvaltı yaparak başlayıp gölün etrafını dolaşabilirsiniz. Kahvaltı için geç kaldıysanız da aralıklarla mangal yapabileceğiniz küçük kulübe tarzında yerler de var. Gölcük Tabiat Parkı için diyebileceklerim, tüm gününüzü ayıracak bir yerden ziyade geçerken uğramalık, en fazla yarım günlük bir etkinlik için ideal bir yer olacaktır. 

       Çok uzun sürmeyen bir turun ardından daha yükseğe çıkmak için aracımıza geri dönüyoruz ve Aladağ 'a doğru yola çıkıyoruz. Aladağ yolu ara ara buzlanmış o yüzden dikkatli gitmek gerekiyor. Göletin olduğu yere kadar gittik. Etrafı tel örgülerle kapatılmış. Bu durum çok temkinli bir yer olmadığı izlenimi verse de gölete doğru gittik. Çoğumuz başlangıçta buz üstünde yürümeye çok sıcak bakmasa da kısa sürede bir tehlike arz etmediğini görüp ilerledik. Hem korku, hem heyecan hem de mutluluğu bir arada hissederek buzun üstünde çok fazla ilerlemeden yürüyüp bu güzelliğin fotoğrafını çekmeye çalıştık. 

         Aladağ


           Aladağ Göleti







       














    


0 yorum:

Yorum Gönder

Copyright © 2014 Sokak Tanrısı